Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş
Sana herşeyimi anlatacağım
Otur baş ucuma, sor yavaş yavaş
Garibim her taraf bana yabancı
Dertliyim çekinme doldur be hancı
İlk önce kımıldar hafif bir sancı
Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş
Bende bir resmi var yarısı yırtık
Yıllardır evimin kapısı örtük
Garip bir de sarhoş oldu mu artık
Bütün sırlarını der yavaş yavaş
İşte hancı ben her zaman böyleyim
Öteyi ne sen sor, ne ben söyleyim
Kaldır artık, boş kadehi n'eyleyim
Şu bizim hesabı gör yavaş yavaş
Beste: Selâhattin İnal
Güfte: Bekir Sıtkı Erdoğan
Makam: Uşşak
Usûl: Sofyan
Seslendiren: Perihan Altındağ Sözeri
Hazar Şiir Akşamlarının birinde Sivrice’deki DSİ kampında şairlerimizin kalacağı odaları tespit ettik. Cennetmekân şairimiz Bekir Sıtkı Erdoğan’la kendisine tahsis edilen odasında dinleniyoruz. Söz dönüp dolaştı şiire geldi kendisine “Hocam bende sizin ‘Hancı’ şiirinize bayılıyorum” deyince o şiirin ustası o âlicenap insan “Hancı benim en yavan şiirimdir” demişti.
YanıtlaSilBöylesine bir şiir otoritesinin, bir şiir ustasının bu kadar tevazu sahibi olması onu benim gözümde daha çok yüceltmişti.
Acaba bizim gibi kendisini şair zanneden bazı şair heveslilerinin “Hancı” gibi bir tek şiiri olabilseydi o şairler neler yapmazlardı?..
Kendilerini erişilmez bir dağ şiirin profu kabul ederlerdi.
Onun için şair önce mütevazı olmalı, kimseye kuşbakışı bakmamalı kendisini koca bir dağ sanmamalıdır.
Çünkü şairlik bey efendiliktir. Mehmet Şükrü Baş - Elazığ
Deniz mavisi değildi gözlerim
SilGül pembesi değildi dudaklarım benim
Zeytin siyahı saçlarım da yoktu
AMA
Sonbahar sarısı yaşayan,
Bembeyaz hauallerim vardı benim
cok tesekkürler!
YanıtlaSil