Visâl-i yâr ile mest ol hayâle dalma gönül


Visâl-i yâr ile mest ol hayâle dalma gönül
Visâl-i yâr ile mest ol hayâle dalma gönül

Visâl-i yâr ile mest ol hayâle dalma gönül
Dudakdan iç meyi, cânân elinden alma gönül
Geçer baharı o hüsnün hazâna kalma gönül
Rübâb-ı aşkını hicrân yolunda çalma gönül
Dudakdan iç meyi, cânân elinden alma gönül

Beste: Râkım Elkutlu
Güfte: Nâhit Hilmi Özeren
Makâm: Hicazkâr
Usûl: Düyek
Form: Şarkı
Seslendiren: Nevin Demirdöven

3 yorum:

  1. Güzel; fakat, Türkçe imlâya biraz daha dikkat lutfen...
    Bir Hoca Eskisi'nin nâçizâne tavsiyesine atf-ı nazarda bulunmak ister misiniz?

    Eski ve Öz Türkcede -den, -dan (-de -da) eki kullanılır. Cumhuriyet döneminde lisân kaatillerinin sayısız yapdığı gibi -ten -tan (-te -ta)ekleri kullanılmaz ("konuşma dili"nde dil dönmüyorsa söylenebilir, ama imlâyı, yâni yazı lisânını "konuşma dili"ne katl etdirmemek lâzımdır).

    Meselâ: "Dudaktan" değil, "Dudakdan"

    Yukarıdaki resimde (Nota metninde ve altındaki güftede) olduğu gibi... Ve de videoda bu besteyi okuyan hânende gibi...

    Maalesef o eski güzel Türkçemizin bugünkü durumu kanayan bir yara olmayı çokdan geçdi; cerâhate, hattâ kansere dönüşdü.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba

      Yazınızı okuyunca önce "Uyarınız için teşekkürler, yanlışlık düzeltildi" yazmıştım ama daha sonra aklıma Reşat Nuri Güntekin'in "Dudaktan Kalbe" romanı geldi. Kısa bir araştırma yaptım ve http://www.dilimiz.com/forum/viewtopic.php?t=927&sid=4ecff22edcba3d838adbdf3a08b03ef3 adresli sitede konu ile ilgili bilgiye ulaştım. Günümüz Türkçesinde "Dudaktan" olarak yazılması daha doğru bence.

      Ancak nota kağıdında "dudakdan" yazdığı için (Nota kağıdında yazdığı gibi olması için) değiştirdim.

      İlginiz için teşekkürler.
      Saygılar

      Sil
  2. Saygıdeğer Hocam.... 5 yıl sonra okuduğum yorumunuzu hem çok beğendim hem de çok üzüldüm. Şimdi vereceğim örneğe dikkat edin. ***Ben Türkçe aşık'ı bir yazarım.*** Özellikle aşık'ı sözcüğünü kullandım. Bunun anlamı bir sıfatın üstüne basa basa o özelliği belirtmektir. Eğer ***aşığı*** diye yazsaydım o sıfat tümce içinde gelip geçici olurdu ve tümce içinde anlamı sabun köpüğü gibi geçerdi.
    Asırlar geçiyor güzel Türkçe'miz de çağa uyarak günlük, edebi ve yazım dilinde kendini geliştiriyor. buna uymamak elde değil.
    piyasada 35'i geçik Kur'an Meali/Açıklaması satılıyor. Mutlaka elinizde bir adet vardır. Bırakın ilkokula giden torunlarınızı, liseye, üniversiteye giden torunlarınızdan birine bir sure okutup anlamını sorun bakmalım açıklayabilecekler mi? Kem-küm edip açıklayamazlar. Çünkü o mealleri yazan hocalar kendilerinin iyi bir hoca olduklarını kanıtlamak istercesine o güzelim kitapta Arapça, Farsça ve Osmanlıca sözcükleri veryansın kullanmışlar. Ve bu çevirilerle yeni neslin İslamiyeti öğrenmeleri için gençlerimizi zorluyor. İşte %99'u MÜSLLÜMAN olan ülkemizin içler acısı hali.
    Diğer yandan bu siteyi yapan arkadaşlara candan teşekkürlerimi sunar, sitenin mükemmelliği için, izninizle bir öneri sunmak isterim.
    Sitede verdiğiniz müzik notalarını ODTÜ ortamında, Konservatuvar öğrencilerine ayda bir tane bir müziğin notasını yazdırmak, çok mu zor? kopyalayarak verdiğiniz notaların çoğu kargacık-burgacık ve göze hoş görünmüyor. Başarılarınızı devamı dileğimle, saygılarımı sunarım. Oktay Kemal/ANTALYA

    YanıtlaSil

Sitemizi geliştirebilmemiz için YORUMUNUZ önemlidir. Sitede olmasını arzu ettiğiniz eserleri ilgili makamın olduğu sayfaya yazarsanız eklemeye çalışırız. Yorum yazarken lütfen Türkçe kullanımı konusunda hassas olunuz. Çalışmayan videoların altına not yazarsanız düzeltebiliriz. Sitemizi beğendiyseniz lütfen Facebook, Twitter gibi ortamlarda paylaşınız.